Piyanist İklim Tamkan’ın eski sevgilisi hakkında uzaklaştırma kararı aldırtmasının ardından psikolojik şiddet gördüğünü, tehdit edildiğini ve ısrarla takip edildiğini açıklaması, yıllardır insanlara ‘Gelin Tanış Olalım’ diyen Fırat Tanış’ın imajına gölge düşürdü.
Özge Mumcu Aybars, “Fırat Tanış, aylardır taciz ediyordu, tacizleri bitmeyince İklim avukatını devreye soktu. Ne yaşadığını biz yakından biliyoruz” açıklamasıyla arkadaşı İklim Tamkan’a destek çıktı.
Oyuncu Gonca Vuslateri de, Tanış’ın Tamkan gibi başka kadınlara da aynı şeyleri yaptığını yazdı:
“Defterin sayfalarını aralardım da, gebelikte kendimi geremem. Bilinmesinden duyduğumuz tarifsiz ‘görülüyor’ hissi, göğsüme giden nefesi ve ilahi adalet duygumu tarif edemem. Eminim kendisi yüzünden terapist kapılarında uyuyan kadın meslektaşları biraz olsun huzur bulmuştur.”
Aleyhindeki üç açıklamanın, ‘Derviş’ imajını tehlikeye düşürdüğünü anlayan Fırat Tanış, geç de olsa suskunluğunu bozdu. Oyuncu sosyal medyasından şu açıklamayı yaptı:
“Yıllardır varlığını savunduğum 6284 Nolu yasanın gücünün ve toplumun kadının beyanı temelinde örgütlenmesinin gelecek yıllarda kendi kız çocuğum dahil herkesin iyiliğine olduğunu bilincindeyim. Bu nedenle bir açıklama yapmanın doğru olmadığını düşünüyorum.
Ancak bilinmesini isterim ki; sükutum ikrar değil, yasanın varlığına duyduğum saygıdandır.
Tüm süreç olması gerektiği gibi adli mercilerce yürütülecek ve yargının haklılığımı ortaya çıkaracağına ve oluşan mağduriyetimi sona erdireceğine inanıyorum.”
‘Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesini Dair’ 6284 Nolu Kanun’a duyduğu saygı Fırat Tanış’ın, “İklim Tamkan’ın hakkımdaki iddialar asılsız” demesine engel değil. Ancak oyuncu net bir açıklama yerine edebiyatını konuşturduğuna göre eski sevgililer arasında, “Hiçbir şey olmamışsa bile mutlaka bir şey olmuştur” durumu söz konusu.
Olay yargıya intikal ettiğine göre kimin haklı, kimin haksız olduğuna yargıçlar karar verecek. Yargı bu konuda ne karar verirse versin ülkemizdeki şu gerçek değişmeyecek.
Evliliklerini ve aşklarını medeni insanlara yaraşır olgunlukla bitiremeyen ciddi bir nüfus var bu ülkede… İşin en vahim yanı da şu:
Toplumun her kesiminden insanlar da var bu güruh arasında…
Kitapları iPad’le karıştıran nesil
Yıllar önce ‘ölü sezon’da tatil yaptığımız Antalya’daki otelin restoranında birçok ülkeden ebeveynlerin cep telefonu ve iPad’den video izletme rüşvetiyle çocuklarını beslediğini görünce bunun ileride nelere sebep olacağını merak ettiğimi vurgulayan bir yazı kaleme almıştım.
O yüzdendir ki, küçük yaşta iPad ve cep telefonu bağımlısı olan çocukların ilkokula başlayınca nasıl kafa karışıklığı yaşadığına dair yapılan araştırma ilgimi çekti.
Avrupa’daki araştırmanın ortaya çıkardığı çarpıcı gerçeklerden biri şu:
İlkokula başlayan dört öğrenciden biri kitapları iPad gibi kaydırmaya çalışıyor.
Bin denekli araştırma, kitaplara telefon veya tablet muamelesi yapan öğrencilerin dörtte birine düzgün tuvalet eğitimi verilmediğini ve üçte birinin ceket giyemediğini ve kalem tutamadığını ortaya çıkardı.
Bir masa oyununa oturduklarında veya ellerine hulahop verildiğinde ne yapacaklarını bilmeyen bu çocuklar, iPad ve cep telefonlarının tüm özelliklerini ezbere biliyor.
GÜNÜN SÖZÜ: “İyi insan, güzel söz söyleyen değil, söylediğini yapan ve yapabileceklerini söyleyendir.” (Konfüçyüs)