Güneş rüzgarlarının arkasındaki mekanizma aydınlanıyor
Science dergisinde yayınlanan bir makalede, bir grup araştırmacı uzay aracının çektiği görüntülerde Güneş’in “koronal delik” adı verilen karanlık bir bölgesinden çıkan çok sayıda “jetin” gözlemlendiğini açıkladı. Ekip bu plazma yüklerine “pikoflare jetler” adını verdi çünkü bunlar en büyük Güneş patlamalarının üretebileceğinin yaklaşık trilyonda biri kadar enerji içeriyor. Her bir jet 20 ila 100 saniye arasında sürüyor ve plazmayı yaklaşık 100 km/s hızla dışarı atıyor. Bu jetler uzun zamandır aranan Güneş rüzgârının kaynağı olabilir.
Koronal delikler uzun zamandır bu fenomenin kaynak bölgeleri olarak bilinse de, bilim insanları hala plazma akışlarının bunlardan tam olarak nasıl ortaya çıktığının mekanizmasını anlamaya çalışıyorlar. Bu keşif nihayet yıllardır aradıkları cevap olabilir. Max Planck Güneş Sistemi Araştırmaları Enstitüsü’nden çalışmanın başyazarı Lakshmi Pradeep Chitta yaptığı açıklamada bu jetler hakkında şunları söyledi: “Gözlemlediğimiz pikoflare jetler, Güneş koronasında daha önce gözlemlenmemiş en küçük ve enerjik olarak en zayıf jet türüdür… Yine de yaklaşık 1 dakika yaşayan tek bir pikoflare jetin enerji içeriği, İngiltere’deki yaklaşık 10.000 hanenin tüm bir yıl boyunca tükettiği ortalama güce eşittir.”
Chitta’nın ekibi Solar Orbiter’ı kullanarak koronal delikleri ve diğer potansiyel Güneş rüzgârı kaynaklarını izlemeye devam edecek. Gezegenimizde auroraların oluşmasından sorumlu plazma akışları hakkında nihayet bize cevap verebilecek verileri toplamanın yanı sıra, gözlemleri Güneş’in koronasının veya atmosferinin neden yüzeyinden çok çok daha sıcak olduğuna da ışık tutabilir.
Güneş, Dünya’yı nasıl etkiliyor?
Güneş’in manyetik alanını ve Güneş rüzgârını anlamak çok önemli çünkü bunlar GPS, telekomünikasyon gibi ağa bağlı sistemlerle uydular ve Uluslararası Uzay İstasyonu gibi alçak Dünya yörüngesindeki nesnelerin faaliyetlerini olumsuz etkileyen yüklü parçacıklar taşıyorlar. Güneş rüzgârı Dünya’nın manyetik alanıyla çarpıştığında, kuzey ve güney ışıkları gibi renkli Auroraların da oluşmasını tetikliyor.
Önceki gözlemler gökbilimcilerin Güneş rüzgarının bir kısmının Güneş üzerindeki koronal delikler adı verilen manyetik yapılardan kaynaklandığını belirlemelerine yardımcı oldu. Bu oluşumlar manyetik alanın Güneş’e geri dönmek yerine dışa doğru uzandığı bölgelerdir.
Güneş’in manyetik alanı o kadar büyüktür ki Plüton’un ötesine uzanır ve güneş rüzgârının doğrudan Güneş Sistemi boyunca seyahat etmesi için bir yol sağlar. Ancak bilim insanlarının kafasını kurcalayan bir diğer soru da yüklü parçacıkların ilk etapta nasıl salındığıdır. Solar Orbiter’ın gözlemleri güney kutbunda küçük bireysel jetler içeren bir koronal delik yakaladı. Her bir jet az miktarda plazma salıyor, bu da Güneş rüzgârının sanıldığından daha az sürekli bir akış olduğunu gösteriyor.