Okan Buruk adeta yerden yere vuruluyor. Eleştirilmesi gayet normal ama yerden yere vurulmasını kabul etmiyorum. Unutmayalım bir sezon önce ligi 13. bitiren takımı geçen sezon şampiyon yaptı. Hiçbir derbi maçı kaybetmedi. Bu sezon ligin lideri Fenerbahçe ile puanları eşit, Şampiyonlar Ligi’nde dev rakiplerle mücadele ediyor ve büyük bir aksilik olmazsa Bayern Münih’in arkasından gruptan ikinci çıkacak. Bunu hiç kimse göz ardı edemez.
Şu anki sorun, takım neden Şampiyonlar Ligi’nde oynadığı futbolu, Süper Lig’de oynamıyor?
Hatayspor maçı 30 milyon Galatasaraylıyı çok üzdü. O kadar transfer yapıldı, çoğu da yıldız diye kabul ettiğimiz oyunculardan. Bu futbolcular Galatasaray’ın geçen seneki futbol çizgisine takımı bir türlü getiremiyorlar.
Icardi, takımın sembolü, kulübün markasına büyük değer katan bir oyuncu. Adam sakat, iğneyle oynuyor. Allah korusun bir şey olsa sezonu kapatacak. Okan hocanın Icardi’yi ikna edip mutlaka dinlendirmesi lazım. Evet, Icardi kendisi oynamak istiyor. Ne var ki Buruk onu bir şekilde ikna etmeli. Takımın tüm oyun düzeni bu futbolcunun üzerine kurulu. Ayağına topu alan, iki stoperin arasında kıpırdayamayan Icardi’ye topu şişiriyor. O da zaten sakat, faydalı olamıyor.
Zaha solda bomboş, on metre çevresinde hiçbir futbolcu yok. Oliveira veya Kerem topu Zaha’ya atmıyor, kalabalık Hatay defansının içerisindeki Icardi’ye atmaya çalışıyor. Hocanın bunlara izin vermemesi gerekir. Gol vuruşlarında bu kadar başarısızlık olur mu? Takımda Icardi haricinde gol vuruşu yapacak bir tane futbolcu yok.
Kerem Aktürkoğlu takımın en çok koşan, mücadele eden ismi. Kendi gayretiyle gol pozisyonuna da giriyor. Son vuruşlarda o kadar yorgun düşüyor ki, topu istediği yere atamıyor. Kerem’in burada kendini geliştirmesi lazım. Bireysel olarak daha çok çalışmalı. Kerem, Galatasaray’ın olmazsa olmazı. Kendisine daha çok sahip çıkılması lazım.
Sol bekte Kazımcan deneniyor. Bir türlü başarılı olamıyor, daha doğrusu kendisine verilen şansı iyi kullanamıyor. Bugün bana sorarsanız Angelino mu, Kazımcan mı diye, yerli oyuncuyu hiç düşünmem. Kazımcan’ın oynadığı karşılaşmalarda takımın sol tarafı otoban gibi oluyor. O mevkiyi Abdülkerim kapatmaya çalışıyor. Rakip çabuk bir futbolcuysa Abdülkerim’den kurtulup gol pozisyonuna giriyor. Sarı-kırmızılıların yediği gollere bakın, çoğu kontrataklardan yenen gollerden oluşuyor. Burada sol beki suçlarken, onun önündeki Zaha da bundan dolayı kabahatli.
Dünyanın her tarafında solda önde oynayan futbolcular, beklerine yardım ediyor. Maalesef Galatasaray’da ne Zaha ne de Ziyech yeterince bu katkıyı sağlayamıyor. Geçen sezon Rashica ve Kerem’in defansif anlamda yaptıklarını gözünüzün önüne getirin. Eminim milli arada Okan hoca bu konuya bir çare bulacaktır. Kerem Demirbay, Alman Milli Takımı’nda, Leverkusen’de oynamış bir futbolcu. Onun yeri on numara. Ama şu an takımda Aktürkoğlu ve Mertens on numara oynadıkları için Demirbay yedek kalıyor. Okan Buruk bunu da düşünmeli.
Beşiktaş’ın çocuğu Rıza Çalımbay
Ülkemizde antrenörlük yapacak olan hoca o camianın çocuğu değilse başarılı olması çok zor. Beşiktaş’a Rıza Çalımbay geldi. Şayet Rıza hoca gelmese Sergen Yalçın gelecekti. Bu iki hocanın da taraftar desteği müthiş bir seviyede. Başarısız olmaları mümkün değil. Rıza Çalımbay yeteri kadar teknik adamlık tecrübesi de edindi. Ama Beşiktaş ama milli takım, ikisinin de yükünü rahatlıkla kaldırabilecek konumda. Taraftarın bu desteği devam ettiği müddetçe ben çok da başarılı olacağına inanıyorum.
Burak Yılmaz’a neden kızıyorsunuz?
Burak hocayı çok iyi tanırım. Mert, delikanlı, dürüst bir insandır. Şenol hocadan sonra o göreve gelmesi bana göre hataydı. Takımın içini biliyordu. Futbolculardan gerektiği kadar performans almayınca o da içini döktü. Şimdi linç ediliyor. Halbuki doğruları söyledi diye kendisine teşekkür edilmesi gerekirdi. Beşiktaş’a kötülük yapmadı; tam tersi uyardı. Yeni nesil hocalar hiçbir şeyi örtbas etmez, bangır bangır konuşur. Ben Burak Yılmaz’ın çok iyi bir teknik direktör olacağını düşünüyorum. Artık bu mevzu kapanmalı.